top of page

Başlık

Bu, Metin paragrafınızdır. Burası işletmeniz, siteniz veya işinizle ilgili açıklama eklemek için ideal bir yerdir. Bu alanı kullanıcılarınızı bilgilendirmek, felsefenizden veya hikayenizden bahsetmek ve sizi rakiplerinizden ayıran niteliklerinizi sunmak için kullanın. Daha fazla ilgi çekmek isterseniz görsel ekleyebilirsiniz.

Yazı: Metin
Ara
  • Yazarın fotoğrafıeTwinning eTwinning

Geçmişten Günümüze Oyuncak Çeşitleri ve Tarihi (Duygu ERTEN-Gülen Kora Ortaokulu)

Güncelleme tarihi: 6 Mar 2021

Oyuncaklar, çocuğun bedensel, zihinsel ve psikososyal açıdan gelişmesinde önemli katkıda bulunan, çocuğun hayal gücünü ve yaratıcılığını geliştiren en önemli araçlardır. Oyuncakların en büyük çekiciliği, bize dünyayı minyatür halinde göstermeleridir. Çocukların kendi güçlerini fark etmelerine ve yetişkinlerin dünyasına uyum sağlamalarına yardım eder.

Oyuncaklar, çocukları eğlendirmek için çoğunlukla yetişkinler tarafından yapılır ve genellikle yapıldıkları dönemin yetişkin yaşamını yansıtırlar. Gerek basit halk sanat ürünü, gerek gelişmiş sanayi ürünü olarak, yapıldığı dönemin ekonomik, sosyal ve kültürel özelliklerini yansıtır. Bu bilgiyi bize oyuncak yapımında kullanılan malzemeler ve yapım süreçleri verir.

Tarihte bilinen ilk oyuncağın Mısırlılara ait olduğu tahmin edilmektedir. M.Ö 5. yüzyılda Mısırlı çocukların tahta atlarla oynadıklarına ve M.Ö 2. yüzyılda da Mısır’da topaç ve misketin bilindiğine dair arkeolojik bilgiler edinilmiştir. Yine aynı dönemlere ait Firavun mezarlarında oyuncak bebekler bulunmuştur. Eski Yunan, Roma ve Çin’de de kilden yapılıp fırınlanmış, hareketli kol bacaklara sahip bebekler yapıldığı bilinmektedir.

Çıngıraklar, eklemli bebekler, elle sürülebilen hayvanlar milattan önceki yıllardan günümüze kadar gelmiştir. Çember, en eski oyuncaklardan biri olarak günümüzde hala oynanmaktadır. İran ve Mezopotamya’da yürütülen arkeolojik çalışmalar, M.Ö. 3000’lere ait olan pişmiş topraktan yapılmış ve tekerlek takılmış küçük hayvan şeklindeki oyuncakları ortaya çıkarmıştır.

İlk oyuncak bebeklerin, M.Ö. 2000 yıllarında Mısır’da yapıldığı bilinmektedir. Yapılan kazılarda, M.Ö. 1400 yıllarında Mısır’da, papirüsten ya da deriden yapılmış topraktan bebekler, kuklalar, eklemli çenesi olan küçük tahta timsahlar, iple oynatılan ağaçtan yapılmış kaplanlar bulunmuştur. Tekerlekli küçük at ve pişmiş topraktan yapılan küçük bebekler ve hayvanlar, Mısırlı çocukların oyuncaklarından bazılarını oluşturur. Mısırlı çocuklar, topacı parmaklarıyla çevirirken, parmak yerine kamçının kullanılmasını Çinliler geliştirmiştir.

Antik Yunan’da bulunan oyuncaklar arasında çıngırak, el arabası, değnek at, minyatür mobilyalar, evler, gemiler, arabalar vardır. En eski Yunan bebeği Troya’daki kazılarda bulunmuştur. Romalı çocuklar için en çekici oyuncak, renkli ve düzgün bilyeler olarak bilinmektedir. Ayrıca seksek oyununun da Roma’da yaygın olarak oynandığı kazılarda yapılan çalışmalar sonucunda tespit edilmiştir.

Arkeoloji müzelerimizdeki antik oyuncaklar, Anadolu’daki eski halklarda oyuncağın nasıl ortak bir kültür ürünü olduğunu gösterir. Çıngırağı ilk kez Antalya Müzesi’nde, eklemli bebeği Çanakkale’de, iple çekilen hayvanları Kütahya’da ve daha sonra birçok yerde gören tarihçi, etnolog Robert-Lionel Séguin “En zengin oyuncak koleksiyonları Küçük Asya’daki kazılarda çıkmaktadır” der. İran ve Mezopotamya’ da yürütülen arkeolojik çalışmalar, M.Ö 3000’e tarihlenen oyuncakları ortaya çıkardı. Bunlar, pişmiş topraktan çıngıraklar, tekerlekli hayvanlar ve küçük mobilyalardı

17. yüzyılda Almanya ve Hollanda’da yetişkinlerin değerli minyatür nesnelerinin konulduğu büfe görevi gören bebek evleri olduğu bilinmektedir. 18. yüzyılda İngiltere’de görülen bebek evlerinin, Almanya ve Hollanda’da görülen ilk örneklerdeki gibi büfe değil, oyuncak olduğu sanılmaktadır. Bu ilk bebek evleri, eğitici oyuncaklar olarak sayılmaktadır. Bunlar, kız çocuklara mutfak takımlarını düzenlemeyi, ev işi yapmayı öğretmeyi amaçlamıştır. Tahta ata binen çocuklar ilk kez, 17. yüzyıldaki gravürlerde görülmüştür. Çok eskilerden gelen değnek at, hala bu çağda varolmayı sürdürmüştür.

18. yüzyılın etkileyici oyuncakları içinde resimli alfabe kartları, çocukların coğrafyayı kolayca öğrenebilecekleri yapboz haritalar bulunmaktaydı. Yapboz haritanın 1760’ların başlarından itibaren olduğu bilinmektedir. Tarih ya da ahlak bilgileri de bu yapbozlarla aktarılmaktaydı. Coğrafya oyunu ya da Avrupa’da gezi adlı karton oyun ilk kez 1759’da basılmıştır. 1850’de Almanya’da litografi teknikleri gelişince renkli resimli oyuncaklar da çoğalmıştır.

19. yüzyılda Avrupa’da, sanayi devrimi nedeni ile ebeveynler fabrikalarda çalışmaya başlamıştır. Bu da zorunlu olarak anaokullarını beraberinde getirmiştir. Anaokuluna maddi olanaklar sebebiyle gidemeyenler, kendi oyun ve oyuncaklarını yaratmak ve bulduklarıyla oynamak zorunda kalmışlardır. Aşık ve bilye oyunu çoğunlukla tercih edilir. Bu çağda zengin ile yoksul aile arasındaki karşıtlık, kendisini oyunlarda ve oyuncaklarda güçlü bir biçimde göstermiştir.

1900’lü yılların başlarında İstanbul’da İstanbul’un en ünlü oyuncakçılarından Koço’nun Karlman Pasajı’ndaki dükkanında, Beyoğlu’nda Oscar Raymond’un Japon Mağazası’nda, Eminönü’nde Orozdibak Mağazası’nda, Beyoğlu Şark Pasajı’nda ithal oyuncaklar satılmaya başlar. Türk toplumunun oyuncağa bakış açısı yavaş yavaş değişmeye başlar ve süs eşyası yerine çocuk için bir ihtiyaç olduğu fikri oluşmaya başlar.


1938 tarihli Hamdi Dündar yapımı tahta küp yapboz

Hamdi Dündar, birçok kişi tarafından Türk oyuncak yapımcılığının ilk adı sayılmıştır. Oyuncak satan dükkanı olan Koço, Dündar’a bir katalog verir ve katalogdaki oyuncakları artık ithal edilemediğinden üretmesini ister. Dündar, bu katalogda bulunan küp oyunlarını seri olarak üretmeye başlar. Avrupa’dan daha ucuza üretebildiği için o zamanın oyuncakçıları Hamdi Bey’den bu oyuncakları almaya başlarlar. Daha sonra Dündar, inşaatla ilgili oyuncaklar da üretmeye başlar. II. Dünya Savaşı yıllarında oyuncak ithal edilememesi, Türkiye’de oyuncak imalatçılarının doğmasına ve gelişmesine imkan sağlar.

Bunun yanında, bulunan örnekler taklit ettirilerek bazı marangozlara oyuncak ürettirilir. Özellikle de Artin ve Avadis Çakarlar’ın ürettiği, kurmalı yem yiyen horoz ve civcivler, içine talaş doldurulan bez bebekler, suda giden mumla çalışan paf küf motorlar, ağaçtan yapılan basit tekerlekli arabalar, içine su konunca öten rengârenk toprak testiler, topraktan yapılmış dümbelekler, ağaçtan yapılan tefler ve davullar en bilinenleridir.

1960’lı yıllarda plastik bebek, plastik oyuncaklar, teneke borazan gibi oyuncakların yapımı ve bu oyuncaklar talep görürken, 1970’li yıllarda Türkiye’de en uzun süre faaliyet gösteren oyuncak şirketlerinden Fatoş’un pelüş ve kumaştan ürettiği oyuncaklara talep artar ve 1980’li yıllarda, zeka oyunlarına ilgi artarak, eğitici ve elektronik oyuncakların yapımına geçilir. 1984 yılından itibaren de oyuncaklar ithal edilmeye başlar ve yerli üretilen oyuncaklara da giderek talep azalır.


Fatoş oyuncakları

Çocuğun gelişiminin her evresinde beden ve ruh sağlığı açısından oyun ve oyuncakların önemi büyüktür. Ev ortamında aile, okul öncesi eğitim kurumlarında öğretmenler oyunu, oyuncağı etkin bir şekilde kullanarak çocuğun fiziksel, entelektüel, duygusal ve sosyal becerilerine önemli katkı sağlayabilirler. Bunun yanı sıra, oyuncak, çocukluk tarihinin yanı sıra kültür tarihi, sanayi ve eğitim tarihinde yapılacak pek çok araştırmaya çok yönlü olarak kaynak oluşturabilecek bir araçtır.


7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page